9 Şubat 2007 Cuma

2-4 Şubat 2007 Doğu Karadeniz Turu-Bölüm 2

2) Yolculuğumun ikinci kısmı Otobüsten hallice olan Ulusoy’da başladı. Böyle küçük otobüsler oluyor bir sürü büyük otobüs gitmiyor herhalde Hopa’ya Arhavi’ye. Öyle kulaklığımı taktım müzik dinliyorum maksat zaman geçsin. Arada da etrafa bakıyorum. Tabii aklım yine onda. Sadece onu düşünüyorum önümüzde ki iki gün nasıl geçecek diye. Aradan 10–15 dakika geçti yanımdaki amca bana Havaalanı nerde diye sordu. Canı pek sıkılmıştı herhalde sohbet etmek istiyordu. Neyse amcayla baya sıkı bir sohbete daldık. Kendinden bahsetti filan neden geldiğini ne yaptığını vs. Rize’ye kadar baya güzel zaman geçti. Amca Rize’de indi ben tek kaldım otobüste. Ondan sonra düşünmek için daha çok zamanım oldu. Yaklaşık 1,5 saat kadar. :) Neyse yolu nihayet bitirdik ve Arhavi’ye geldim. Gelir gelmez otele gittim. Babamla gittiğimde de orda kalmıştık güzel oteldi sakindi temizdi ve ucuzdu. Otele girişimi yaptım çantamı bıraktım ve Arhavi Sokaklarına daldım. İnternetten araba kiralayacak bir yer bulmuştum birilerinden sora sora yerini buldum. Fakat şans bu ya, kapalıydı dükkânı. Oradaki telefonundan aradım adamı. Adam Trabzon’a gittiğini gece geleceğini söyledi. Araba kiralama şansım kalmamıştı yani. Hemen Burcum’u aradım ve olayları anlattım. O’da o tarafa geliyormuş yolun ötesinden gördüm O’nu .Sol eliyle sağ kulağında tuttuğu telefonu ve sağ elinde poşetleri geliyordu. “Eee ne yapıcaz şimdi” dedim “Bozuntuya verme yanımdan yürü, fazla samimi olma” dedi. Peki dedim ve yürümeye başladık. “Hopa’ya gidelim yoksa burada hiç kalamayız, herkes tanıyor beni” dedi. Dolmuş durağına yürüdük. Bende poşetleri (içinde bir takım hediyeler vardı:) Otele çıkarttım. Hemen geri döndüm ve Hopa’ya gittik. Orda da araba kiralayacak bir yer aradık ve iş Hanının içinde bir yer bulduk. Dükkân sahibi Adam bildiğimiz Hamsi Laz. 150 lira dedi 1 günlük araba kirasına. Dedim abi ne yaptın sen, o ne öyle ve çıktık hemen dışarı. Bu arada belirtmek istediğim en önemli mevzu Hopa’da ki erkeklerin yüzde 90’ı …. . Boşlukları okuyanlar doldursun bir zahmet. Nitekim arabasız bir yere gidemeyeceğimiz için Cuma gününü Hopa’da sağda solda bir şekilde bitirdik yemek yedik biraz dolandık vs vs. Sonra’da akşam Arhavi’ye geldik ve yazının ikinci kısmı da burada sona erdi 3. bölümde görüşmek üzere..

to be continued...

5 Şubat 2007 Pazartesi

2-4 Şubat 2007 Doğu Karadeniz Turu-Bölüm 1

Çok uzun zaman oldu buraya bir şeyler yazmayalı... Nihayet zaman buldum (aslında birisi yazmamı çok istedi o kendini biliyor :)) Ve bu hafta sonu yeniden gittiğim Doğu Karadeniz'le alakalı bir şeyler yazmak istedim. Yolculuk bir kaç kısımdan oluşmakta ve bu nedenle bunu maddelere ayırmak istiyorum.

1) Yolculuğun en güzel fakat en yorucu kısmı olan gidiş kısmı. Şöyle ki başıma bir kaç tane talihsizlik geldi (Normalde hep beklediğim bir şeydir, üzerimde bir cenabetlik var ama hadi hayırlısı) Önce sabah saat 05.30 da uyandım. İnsan kendini uyanmak zorundaymış gibi hazırlayınca hakikaten istediği saatte uyanıyor denedim ve gördüm. Tam 05.30 da saat çalmadan uyandım oysaki geçte yatmıştım. Neyse efendim hava haliyle buz gibi. Kalktım hazırlandım bir güzel. Sonracığıma sağ olsun babacığım da beni götürmek üzere yatağından kalktı. Ve aşağıya indik. Birde ne görelim!! Bütün kış bir gram kar yağmayan Ankara'da bir güzel kar yağıyor :) Neyse efendim bir şekilde havaalanına ulaştık. Babam beni bıraktı ve gitti. Bilet almak için sıraya girdik fakat sıra bir türlü ilerlemek bilmedi. Öndekiler resmen demir attı. Neyse bir 40 dakikalık beklemenin ardından kalkış saatine 25 dakika kala anca perona gidebildik. Ardından hemen uçağa aldılar zaten bizi. Uçak pistte kalkış için hazırlandı ve bu sefer pilot uçak üzerindeki karların temizlenmesi için beklediğimizi söyledi. Bir 15 dakika da orda bekledik. Tam kalkmak üzereyken Sağ olsun Hıyar (Afedersiniz:)) ın birisi ben inmek istiyorum dedi çok rahatsızlanmış öyle söyledi. Hostesler beyfendi bir şeyiniz yok ne oldu gibi sorularla geçiştirmeye çalıştılarsa da adam pek dişliydi ve kalkmaya hazır uçaktan inmeyi başardı. Adam 3 gün evvel anjiyo olmuş ve sanırım kendini oldukça kötü hissetmişti. Neyse efendim sonuç olarak baya bir duraklamadan sonra kalkmayı başardık. Trabzon'a geldik ve uçak inişe geçti. Fakat filmlerde bile zor rastlanacak türden bir iniş yaptık. Uçak havalara zıpladı bir kıyamet koptu ve o an içimden kesin denize uçacağız diye geçirdim. Fakat pilot hiç bir şey olmamış gibi uçağı indirdi ve park alanına çekti. Yanımdaki adamın tepkisi de görülmeye değerdi. "O nası indi yav öyle! Anlaşıldı bir daha Pegasus'a filan binmek yok" diye sessizce söylendi gariban gariban...

Uçaktan indim ve taksilerin olduğu yere doğru ilerledim acele acele. Fakat neden olduğunu bir türlü anlamadığım bir şekilde taksicilerden kimse beni sallamadı. “Heeeyt başlarım lan taksisine de” dedim ve 200 metre kadar yürüyüp dolmuş bekledim. Amacım terminale gidip oradan küçük Hopa otobüslerine binmek. Nitekim başardım da. Gayet kolay bir şekilde terminale gittim fakat burada da beni uyuz eden şey 10 dakika ile otobüsü kaçırmam oldu. Saat 10.00 da ki otobüse bindim ve yolculuğumun ikinci kısmı başlamış oldu.

To be continued…